30 Eylül 2009 Çarşamba

Nefes almak yaşamak değildir


Büyüttük.
İçimizde kinimizi, nefretimizi ,kıskançlığımızı


Fethettik...
Dünyaları,insanları ve doğayı.


Boğulduk...
Perdeleri sıkı sıkı kapalı güneş görmeyen evlerimizde.


Sığmadık...
Küçücük bedenimizle bu sonsuz evrene.

Kutuplaştık...
İki ayrı dünya olduk

Yıktık...
Kendi dünyamızı ve başbakalarının hayallerini...

Gurur duyduk...
Bizim boyumuz yükseldikçe aşağıda kalanlara tepeden baktığımız için.

Güldük...
Usta bir komedyenin oyununa güler gibi herkesin hatalarına

Kuşkulandık...
Bize kalbini açan insanlardan, hep bir yanlışlarını aradık.

Ağladık...
Hıçkırıklara boğulduk kendimizden başka gülen yüzleri görünce.

Soluksuz kaldık...
Hayat maratonunda herkesi geçmek için.

Sevmedik...
Ne bir insanı,ne bir başka canlıyı kendimizi bile.

Drametize ettik
Başkalarının önemsemediği o küçücük sorunlarımızı.

Görmedik.
Hastanelerde,huzurevlerinde,yetimhanelerde yatanları


Umursamadık.
Asıl dertlerin başkalarında olduğunu.

Hatırladık...
Arkadaşlarla sıcak sohbetlerde içtiğimiz kahvenin sadece o nahoş tadını.

Soluksuz kaldık..
Sanki rampalara tırmanır gibi,kendimizden kaçtık koşar adımlarla.

Eğildik.
Başkalarının karşısında ,ağaç gibi durmanın kıymetini bilemedik.



Paylaşmadık...
Hiç bakmadık etrafımıza .
Doğa yağmuru paylaştı beraber büyüdü
Güneş herkese eşit dağıttı sonsuz hikmetini.
Ona bile yeri geldi sövdük,kızdık,kovaladık bulutların arkasına.
İstiridye gibi kapattık kapımızı başkalarına.
İnci gibi değerli sandık kendimizi.

Düşünmedik ,anlamadık ,reddettik
Ve zaman akıp geçsede biz hiç 'yaşamadık'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder