12 Haziran 2010 Cumartesi

UZAK YAKINLIK



Soruyordun
İlkyaz işte
Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
Tenhalık böyle

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
Beklesem hemen gelecek olduğun
Tam öyle olduğun
Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
Kırıp dökük de olsa yanımda
Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda
O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
İkimizdik, iki kişi değildik
Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

Karşılıklı otursak da ne zaman
Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
Ayak bileklerimizden gerisin geriye
Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
Gereksiz ama yalnızlık böyle.

Edip Cansever

10 Haziran 2010 Perşembe

Kıralım kalpleri, bakalım keyfimize.



Farkında mısınız söylediğiniz sözlerin karşınızdaki kişinin kalbinde yaralar açtığını? Önemli kararlar alırken kaç kere düşündüğünüzü hesap edin, bir de konuşmadan önce kaç kere düşündüğünüzü? Ne kaldı geriye?

3 Haziran 2010 Perşembe

Dünyanın tam ortası


Savaşın nasıl olduğunu görmek için,
Buyrun, buraya cehennemin ortasına gelin,
Senden tek bir şey isterim o zaman,
Ailemi, evimi bana geri verin.

Ben de koşmak isterim senin gibi,
Ama eksik iki bacağımdan biri,
Bomba sesini sen hiç duymamışsın,
Bense duymadım başka ses doğduğumdan beri.

Büyüklerim gökyüzünün mavi olduğunu söylüyorlar
Burada her yer gri, her yer toz duman
Tanıdıklarım birer bire ölüyorlar
Soruyorum kendime :”Benim sıram ne zaman?”

Diğer çocukların varmış oyuncakları, ailesi?
Üzüntü ve gözyaşı nedir bilmemişler hayatlarında
Peki benim bu yaşadıklarım neyin nesi?
Dünya çocuklarına mektuplar yolladım kuşların kanatlarında

Eşit olduğumuzu söyleme sakın
Senin toprağın mis kokar, benimki kan.
Sen yağmur yağarken bile evine sığınırsın.
Ben üstüme kurşun yağsa bile kaçamam.

1 Haziran 2010 Salı

Barışı boşver, savaştan ne haber?


Güzeldi her şey silahtan önce
Yaşıyorduk insanlarla bir dargın bir barışık
Silah ürettik namlusunu insanlığa çevirdik
Nice ruhlar asılı kaldı silahın ucunda
Sözümüzün bittiği yerde
Kurşunla savunduk kendimizi
Barış getirdik size
Yağacak birazdan üstünüze
Ölü çocuklar yaşar şimdi sokaklarda
Hergün yeni arkadaşlar katılır aralarına
Yeni ölümler getirdik size masum insanlar.
Bakın silahlarımıza ne kadar da parlaklar.