30 Eylül 2009 Çarşamba

Birilerini beklerken


Bu şehir kışları ihtiyarlıyor.Sokakları hep ıslak durmadan ağlıyor.
Ağaçlar kuruyor,güneşi görmeden yaşıyoruz onu sadece hayal ediyoruz renksiz rüyalarımızda.
Ellerimiz ceplerimizde, kaldırım taşlarının renklerini ezbere biliyoruz.
Yaşamaktan utanır gibi başımız hep eğik.
Gölgelerimiz çamurlu sularda oynuyor.
Soğuk içimize işlerken ağzımızdan çıkan buhar gibi havaya savrulup kayboluyoruz.
Ve sen birini tanıyorsun hep aynı camın önünde oturan.
Sokakların kesiştiği bir apartmanın en üst katında.
Tabladaki sigaraları taşmış o da bu şehir gibi ihtiyarlamış.
Birisini bekliyor belli.
Topak topak kağıtlar saçılmış etrafa.
Mektup yazmayı bile becerememiş.
Bu şehir gibi dağınık.
Radyonun cızırtılı sinir bozan sesi rahatsız etmiyor bile.
Duymuyor hiçbir sesi tıpkı bu yaşa kadar kalbinin sesini duymadığı gibi.
Kaç zaman olmuşda kimse halini hatrını sormamış.
Kendi evinin zil sesini unutalı kim bilir ne kadar olmuş.
Telefonun yanındaki rehberi toz kaplamış.
İçindeki telefon numaraları nicedir hiç aranmamış.
İsimler birer birer göcüp gitmiş öte dünyaya.
Dolabındaki en renkli kıyafeti kahverengi.
Bayatlamış bisküvileri masada duruyor.
Zaman hiç ilerlemiyor hep aynı sanki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder