17 Kasım 2009 Salı

Hangi Dünya?



Haşaratı bol olan bir dünya burası.Rutubetli,küf kokan bir dünya.
Hepsini yokedemediğimize göre onlarla yaşamaya alışıyoruz.
Ürkütmüyor ama tiksindiriyor,midemizi bulanıyor ve kusuyoruz kinimizi yanlış insanlara.
Kırık bir aynaya yansıyan yüz gibi birden fazla kişiliğimiz var.
Hangisi uygun gelirse onu takıyoruz.
Kulaklarımızda çınlıyor sahipsiz çığlıklar,haykırışlar.
Kekeliyoruz şahit bırakıldığımız durumlar karşısında.
Bir komutan gibi parmağımız nereyi gösterirse onun bizim olmasını istiyoruz.
Hep “benim“ diyoruz,bize ait olanlar arttıkça gururlanıyoruz
Anlamı bilinmeyen kelimeler gibiyiz.
Hayat sözlüğünde hiçbir karşılığımız yok.
Söylediklerimiz ve yaptıklarımızı aynı teraziye koyunca hep biri daha ağır oluyor,
ikisinin arasındaki dengeyi bir türlü sağlayamıyoruz.
Bu dünyanın figüranlarıyız biz, maestronun kim olduğu belliyken.
İskelenin bir ucunda biz ,diğer ucunda sevmediklerimiz.
Yollarımız mutlaka kesişiyor diğer tarafa geçmek için.
Ne garipdir ki birileri tomar tomar para harcarken
Birileri tomar tomar gazete arar çöp kutularında para kazanmak için.
Yaşadığımız dünya böyle bir yer işte..
sefahat ve sefalet üvey kardeşleri birbirlerinin,aynı dünyada can bulan.
Kimin payına ne düşüyor bunu ancak yaşayan biliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder