9 Mart 2010 Salı

Bilinmeyen tarihin çok bilen insanları.



Tarih, kendini haklı çıkarmak isteyenlerin oyuncağı değildir. Maalesef son birkaç senedir insanlar hiç bilmedikleri konular hakkında bir tarihçi gibi konuşabiliyor, insanları yargılayabiliyor.Hayatı boyunca kitapları sadece uzaktan seyredenler şimdi kalkmış size ders vermeye çalışıyor. Tarih, kaynağa, araştırmaya dayanır. 3.kişilerden duyduğunuz fısıltıları başkasına aktarmak değildir.

Hadi diyelim ki çok kitap okuyorsunuz. Kütüphaneniz kitaptan geçilmiyor. Yine hatalısınız. O kitapların size kattığı hiçbir şey olmamış çünkü. Siz sadece ezbere dayalı çalışmışsınız tarihi. Yorumlamadan, düşünmeden çıkmışsınız bu bilinmeyen yolculuğa.

Yazdığımız makalelerin içine birkaç tane yabancı terim ekledik mi, değmeyin keyfimize. Tarih profesörü oluveririz. Ve inanırız buna. Ya da sevdiğimiz yazarların birkaç makalesini okur, egomuzu bulutlardan toplarız. Altı çizili cümleleri, günlük konuşmalarımızda eşe dosta anlatırız kendimiz düşünmüşcesine. Toplumda sivrilmek içinde kullanırız tarihi. Kendimizi diğer insanların üstüne görmek için basamak yaparız kendimize. Ama basamaklar çöker, sağlam bir temele dayanmadığı için.

Biz tarihin sadece kendimize uygun kısımlarını görüyoruz. Yüzümüz bize yabancı gelen tarihe karşı diğer tarafa çevrili. Kitaplarda her şey yazıyor değil mi? Bizim düşünmemize ne gerek var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder