29 Ağustos 2010 Pazar

Kloral tablet.


Kaybolan sözlerin kadar yoksun hayatta, küçük dostum. Sadece bir gölge gibi asılısın evinin duvarında. İnsanlara ulaşmaya çalıştıkça kendi ördüğün dikenli tellerin elini kestiğini görmeyecek kadar da körsün. Uydurduğun hikayeleri bile yarım bıraktın. Kendini sevmezsin ama başkalarının seni sevmesini beklersin. Zamanı gelmişti. İşgal ettiğin zihinler, inkar ediyor seni. Büyümek istedin, başkalarına yukardan bakarak. Şimdi ben bile sana büyüteçle bakıyorum. Kimse görmesin diye perdelerini sıkı sıkı kapatıyorsun ama kapın ardına kadar açık. Beni sevmeyebilirsin, beni suçlayabilirsin. Ben seni seviyorum küçük dostum. Ödevimi gösterdin bana. Seni tanıdığımdam beri, aldığım bu mesafeyi sana borçluyum. Sana karşı olmak madem yasak, ben yasakları severim bilirsin. Unutma ki, insanların özgürlüğünü elinden alarak özgür olamazsın. Ruhu dilsizler ülkesi yaratma çabasındasın, tüm nefesini buna harcıyorsun, nefsini çiğneyerek. Boşunadır bu çaba. Bana benzeyin diyorsun, emir kipinde süslü cümleler kuruyorsun. Bilmezsin ki, saygı göstermek insana fikrini sormak erdemliktir. Brecht sanki senin için demiş badanacı diye. Senin burada yerin yok küçük dostum. Bize uzaktan bakıp el sallayacağın günler çok yakında, o zamana kadar kal sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder