Ufkunun sınırları sana bağlıdır.Gördüklerine,okuduklarına ve yaşadıklarına.Konuşmayı icraat sananlar var.Başkalarından duyduklarını birebir başkasına anlatarak arada aracı olmayı kendine görev edinmiş,bunu doğuştan gelen bir eğilim olduğunu iddia eden,yaptığından memnun insanlar var. Hayalgüçleri televizyondan,yaptıkları dedikodulardan bir adım öteye gidemeyen,zaten gitmekte istemeyen bir yaşam biçimi onlarınki.Belki de hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramadılar çünkü hiç hayal kurmadılar.Bir pop şarkıcısının günler öncesinden tükenmiş konser biletleri,mafya-aşk-futbol ekseni etrafında döndürülen programlarının izlenme oranının tavan yapması kimseyi şaşırtmaz.Normal olan buymuş gibi yaparlar.
Yaşadıkları sorunları “Bebek’te üç-beş tur atarak”,terk edilmenin verdiği o derin boşlukla “Allah belanı versin,Allah seni kahretsin,bana gelen sana gelsin” diyerek,sevgiliye duyulan öfkeyi “sana aşkım minumum ama öfkem maksimum” türünden İngilizce-Türkçe dilini birbirine harmanlayarak,” Hadi diyelim biri çok deli sevdi,Senin için her şeyi her şeyi verdi,Ya bir gün olur sana bel kıvırırsa Binlerce dansöz var” diyerek cümle alemi dansöz ilan eden,sabah programlarının verdiği o güzel mutlulukla tüm yaşananların ve yaşanacakların üstüne bir “çakkıdı,çakkıdı” yada “şıkıdım,şıkıdım” dinlemek alır götürür bütün dertleri. “Komple komple komple tikiyiz” diyerekte kişiliğimizden ipuçları veririz.
Bana kızıyorsunuz biliyorum. Şimdi diyeceksiniz ki ama bunlar sözler müzik değil ki.Orası daha kötü zaten.Ortada müzik yok,nota yok,enstrüman yok.Bilgisayar programlarıyla yapılan bir ürün var karşımızda ama adı kesinlikle müzik değil.Pop müzik ,ticari bir üründür.Ambalajı güzel ama içi boştur.Herşey geçicidir bu müzik(!) türünde.Bugün dinlediğinizi yarın dinlemezsiniz,şekeri bitince çöpe attığımız sakızlara benzer.Mesela hiç düşünmediniz mi bu pop müzik denilen “kimliği belirlenemeyen müzik türü” neden hep ya sevgiliye duyulan özlemi yada nefreti,kızgınlığı anlatıyor?Dünya üzerinde başka konular hakkında karalanabilecek satırlar yok mudur?En azından bir çiçeği,bir böceği betimleyiverip anlatsanız,yok olmaz illa ki şarkıların tümünün öznesi “sevgili” olmalı..Zaten isteseniz de bahsedemezler başka konular hakkında,prodüktörler buna izin vermez.Siz sadece size söylenenleri yapmaya programlanmışsınızdır.
Rasgele bir Iron Maiden şarkısı açıyorum.” Hallowed Be Thy Name “ çıkıyor karşıma.Hücresinde bekleyen adamın biraz sonra darağacına götürüleceğini anlatıyor.Şarkıda bir bas gitar,üç elektro gitar ve bir bateri var.Vokal Bruce Dickinson’un sesi ise paha biçilemez.Bir diğer şarkıya geçiyorum. “The Trooper” Kırım savaşını anlatıyor. “Afraid to Shoot Stranger” Körfez savaşını anlatıyor. “Run to the Hills” Amerikalıların Kızılderililere yaptığı soykırımı anlatıyor..” Flight of Icarus” Yunan Mitolojisindeki Icarus efsanesini anlatır. “Powerslave” insanın kendisini sorgulamasını anlatır. “Look For The Truth” insanın korkularıyla yüzleşmesini anlatır.Maiden’ın bütün şarkıları böyledir işte,kitap gibidir.Her şarkı birer sayfa.Müziğiyle büyülenir,sözleriyle çarpılırsınız.Ve hiçbir zaman bu şarkılardan sıkılmazsınız 1980’lerden bahsediyorum.Televizyonun bile herkesin evinde olmadığı yıllar.Aradan 30 yıl geçmiş ama siz hala aynı heyecanı duyuyorsunuz.
Rasgele bir Metallica şarkısı açıyorum.”and justice for all” karşılıyor beni.Paranın adaleti satın aldığından bahsediyor,”herkes için adalet” diyor.Sonra “one” şarkısının notalarını duyuyorum 1.Dünya Savaşında bir mayına bastıktan sonra hastenede gözünü açan Joe Bonham'ın hayatını anlatıyor. “Master of Puppets”ya geçiyoruz,tam bir müzik ziyafeti.Hele sonlarına doğru o solo herkesi farklı dünyalara götürecek kadar güzeldir.
Rasgele bir Megadeth şarkısı açıyorum.”Washington is next” çalınıyor kulaklarıma. Novus Ordo Seclorum diyor.Latince’de ‘yeni dünya düzeni’demek.Illuminati hakkında ipuçları veriyor.”Hangar 18” şarkısına geçiyorum.Abd’de 52.bölge denilen dünyaya düşmüş olan ufonun esir alınarak,işkenceye maruz kaldıklarını anlatıyor.Hayal ürünü google’dan ufak bir araştırma yapın,şaşıracaksınız. “peace sells but who’s buying” şarkısında vokal Dave Mustaine kendisine yöneltilen suçlamalara takır takır cevap verir müziğiyle.
Yukarıda sadece 3 gruptan bahsettim.Karşımıza türlü ,türlü konular çıktı.Hayal dünyamızın sınırlarını genişletti.Pop müziğin hiçbir zaman parmak bas(a)mayacağı konulara,korkmadan,çekinmeden bize sundu.Diyeceksiniz ki hiç mi duygusallığa yer yok bu müzik türünde? Scorpions dinleyin.
Tarih,Mitoloji,Savaş,Dünyadüzeni vs.. gibi konuları seçip dinleyicilerine sunar Heavy Metal.
Bu yüzden ki dışlanır,televizyonlarda göremezsiniz,radyolarda duyamazsınız.Gerçekleri anlatır,bir tokat gibi iner suratınıza.
Pop şarkılarının ,pek duayen şarkıcısının da dediği gibi“Pembesi gider,tozu kalır.”
Heavy Metal şarkılarının değeri yıllar geçtikçe anlaşılır.
Pop müzik bir zehirdir, sorgulamadan kabul etmeyi öğretir.
Heavy Metal bir panzehirdir,sorgulamayı düşünmeyi öğretir.
Pop müzik yağmur yağdıktan sonra kaldırımda oluşan bir su birikintisidir güneşi görünce kurur.
Heavy metal bir okyanustur ,derinlere indikçe yeni hazineler keşfedersin.
Son olarak benim görüşüme katılmıyorsanız Black Sabbath’dan Geezer Butler’ın söylediklerini okuyun.“Bugünlerde yapılan müziği dinlemiyorum çünkü müzik enstruman kabiliyeti ile yapılır, bilgisayar programlarının ve prodüktörlerin kabiliyeti ile değil."
Kulağınızın Heavy Metale teğet geçmemesi dileğiyle..
Müzikli,güzel günler dilerim.